Aşık Edici Sözler

Sizler için 2025 yılı itibarıyla hazırladığımız harika Aşık Edici Sözler aşağıda bulabilirsiniz. Bu koleksiyon, etkileyici ve anlam dolu ifadeler sunarak, hem kısa hem de uzun seçeneklerle duygularınızı ifade etmenizi sağlıyor. Yeni ve resimli içeriklerle zenginleştirilmiş bu Aşık Edici Sözler, sosyal medya platformlarında paylaşım yapmak isteyenler için mükemmel bir kaynak oluşturuyor. guzelasksozleri.com.tr üzerinden bulabileceğiniz bu sözlerle, Instagram ve WhatsAppta dikkat çekici paylaşımlar yapabilirsiniz.



O senin neyin olur dediler. Uzaktan dedim, uzaktan yandığım olur kendisi.
Yapmam gereken en son şey sana âşık olmaktı. Ve ben yine sondan başladım.
Gözlerinde baharları beklerken içindeki kış beni vurur; sen bilmezsin yüreğimden sevdana ne sular akmak ister durur!
Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca âşık olup seni düşündüm.
İster yar ol, ister yara. Lütfunda başım üstüne kahrında.
Rüzgârın kemanını çaldığı ve damlaların pencerene vurduğu bir gecede yatağına uzanıp hayalini kurduğun ve keşke dediğin tüm güzellikler senin olsun.
Hani bazı şehirler vardır ya; saat 10′dan sonra kimsecikler olmaz… İşte sen’den sonrası, 10’dan sonrası!
Seni ve sensizliği düşündükçe, esen rüzgârların ardından yağan yağmurlar gibi sana ve sensizliğe ağlamak istiyorum.
Sen, diye bir hastalığım var. Allah acil şifalar vermesin.
Böyle basit bir dünyada sen benim için çok özelsin…
Gözyaşı ile bitecek kadar karamsar sevmedim seni, ben seni umutlarıma katıp hayaller kurarak sevdim aşkım.
Benimle yaşlansana… Kitap okurum, çay demler, şiir yazarım sana…
Âşık olmak nedir bilmezdim öğrendim sayende, seni gördüğümde dünya dönüyormuş dedim, seni gördüm gözlerinde bittim seviyorum seni…
Kimsin sen? Yaşamak isteyip de yaşayamadığım umutlarım, farkında olmadan yıllardır beklediğim mi? Kimsin sen? Sen benim sevdiğimsin, sevdiğimi söyleyebildiğim.
Her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.
Karanlık gecede önemli değildir yıldızları görmek. Gündüzleri yıldızları görmek marifet, âşık olmak önemli değil, bir ömür boyu sevebilmek marifet.
Gözüm gözüne değmeden yazdığım şiirlerim melal. Varsın değmesin razıyım ey yâr böylesi daha helal!
Seni ilk görünce tutuldu dilim durdu dünyam sanki, seni ilk görünce hayat gözüme renkli geldi kalbim dile geldi seni görünce âşık oldu bu deli…
Kalbim cam gibidir hemen kırılır sözlerim çok tanedir anlamlı, seni seviyorum cam kalbimin içinde sözlerim senin gibi her zaman anlamlı seviyor kalbim seni delikanlı.
Yorulmuşken kalbim dönen dünya içindeki acımasız hayatta, seni gördüm içimdeki dünya dönmeye başladı durduramıyorum içimdeki dünyayı harekete geçirdin engel olamıyorum seni seviyorum seni.
Açmayın perdeleri hüzün çöksün her yana. Sen olmadan, sen olmadan olmuyor bu hayat dedikleri.
Allah’ım beni öyle bir sonbahar ayazı öldür ki, sevdiğim mezarıma koyacak tek bir gül bile bulamazsın.
Ateşin yaktığından, güneşin hareket ettiğinden, gerçeğin bir yalan olduğundan kuşkulan, fakat benim aşkımdan kuşkulanma.
Kalbim yanıyor adeta adın kazındı bedenime her yerde ismin yazıyor nereye baksam seni görüyorum âşık oldum diyorum duy sesimi bir tanem.
Bir rüzgâr gibi hayatım savrulurken acımasızca sen çıktın karşıma tuttun elimi çektin hayatına, işte şimdi yaşamak nedir öğrendim yanında seviyorum seni aşkım.
Beni karanlıktan aydınlığa, yalandan gerçeğe, ölümden ölümsüzlüğe götürdüğün için teşekkürler. Seni seviyorum!
Yüreğim umulmayan yaralarla baş edemezken, bir tatlı aşk gülüşü özledi gözlerim ve sen hangi âlemde hangi düşlerde isen gel, çünkü gülüşünü çok özledim…
Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum.
Unuturum desem de inanma sakın, ömrümce kalbimden silinmez adın. Bir sızı içimde senden de yakın kalbimin sesini dinler bulurum seni.
Bir yürek nelere yeterse, bir can bir canı ne kadar severse bir damardan ne kadar çok kan geçerse, yaşam ölüme ne kadar değerse, sen de benim için o kadar değerlisin.
Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sensizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle, nasıl koşar aynalara. Bir cana hasret, bilmezler.
Aşk bir su damlası olsaydı okyanusları, bir yaprak olsaydı bütün ormanları, bir yıldız olsaydı tüm kâinatı sana vermek isterdim. Ama sadece seni seven kalbimi verebiliyorum.
Kirli bir çocuk yüzüyüm kapında; ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana. Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma.
Sen ruhuma cemre diye damlamadıktan sonra ben bu bedende neyleyim. Aşk da sen, hasret de sen, ben de sen…
Masum bir çocuk gibi konuşursam; sana muhtacım, ver elini elime, yalan da olsa bir kez seni seviyorum de.
Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar. Yaşama sebebimsin, su kadar, ekmek kadar. Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar…
Sesini duysam da her an yüzünü görmek gibi değil, özlediğimi bil her an çünkü hiçbir şey seni sevmek gibi değil!
Sen Tanrıya dilenen dilek, göklere uzanan ellerimsin. Sen gözümden süzülen yaş, tek düşüncem, hasretimsin. Sen yaşadığım ömür, en güzel günlerimsin.
Alt yapısı olmayan bir şehir gibiyim. Ne zaman hüzünlensem gözlerimi su basıyor. Ve ne zaman seni düşünsem, kalbimin trafiği aksıyor.
Sen mavi giyin, ben denizi unuturum.
Zaman ömrümü alıp gitse de sessizce, seni kalbimden alamayacak yeminliyim aşkımın üstüne…
Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni o bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek. Ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek.
Doğan her günün sabahında, içimde gözlerini görebilmek aşkı olmasa, inan hiçbir şeye değmezdi yaşamak.
Sana şiir yazmak ne haddime. Varlığın şiir zaten!
Tenine dokunabilmek mi? Hâşâ! Gözüm göz menziline girsin yeter Hadi düş düşlerime; tutmayana aşk olsun.
Bir gözyaşı akıttım uğrunda yine yine seni anımsadım ve ağladım. Ama son gözyaşlarım sanma ki seni unuttuğumdan! Seni ölene kadar seveceğim derdim ya hep söz seveceğim o ana dek!
Aşk dediğin insana kaynar suyu başından aşağı döktürür, buz gibi suyun içinde yüzdürür, aşk öyle bir şey ki benim gibi adamı geceleri seviyorum diye inletir.
Ben seni unutmak için sevseydim sana olan tutkunluğumu kalbime değil güneşin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım.
Sana yalan sözler yazıp gözünü boyamak istemiyorum, sana sakız olmuş şarkılardan sözler okumak istemiyorum sana kendimi veriyorum kalbimi veriyorum sana sözlerimi gözlerime bakıp okumanı istiyorum seni seviyorum kendi benliğimle seviyorum seni.
Seni nasıl sevdiysem öyle kal. Değişmek mevsimlere mahsus…
Varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım! Ya al götür kalanımı. Ya da gel, tamamla eksik kalan yanımı…
Gitmek mümkün olsa gitsem uzaklara, sevmesem seni yaksam yüreğimi, savursam küllerimi dağlara denizlere, yeşerirdi küllerim sana olan sevgimle
Beni bir dakika değil bir saniye değil bir saniyenin onda biri kadar sev. Bir yıl değil on yıl değil bin yıl mesut olurum.
Parkta salıncak sırası bekleyen çocuk gibi bekledim seni. Biraz heyecan, birazda salıncağı başkası kapacak korkusu işte.
Geç kalmış bir aşkın nöbetçileriydik ta ki gözlerin gözlerime değdiği o günden sonra aşık oldum sana beklediğim sendin hoş geldin dünyama aşkım.
Gönlümün meclisinde herkes konuşsun istemem, kimse müdahale etmesin aşka. Yer gök şahidimdir ki siyasi görüşüm yoktur senden başka.
Mürekkepten denizler, kâğıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım.
O kadar güzelsin ki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamıyorum. Öylesine bağlanmışım ki sensiz duramıyorum.
Gözlerinin ‘kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘sen’de kalayım!